12 Aralık 2016 Pazartesi

BİR GECEDE ÇAĞ ATLADIK

    Bitmek bilmeyen bir Osmanlıcı klişesi , “bir gecede cahil kaldık”
 Osmanlıcayı kuran'ca zannedip , Bir gece de cahil kalmışlar.
 Arkadaşım sen cahilsin, cahilsin ama bu harf inkılabı yüzünden değil, harf inkılabına rağmen cahilsin.
   Harf inkılabı yapıldıktan sonra artan okuma oranını bir kenara bırakıyorum , harf inkılabından sonra Osmanlıca eserlerin latin harflerince yazılan eserlere döndürülmesini bir tarafa bırakıyorum ; harf inkılabı öncesi Osmanlı’nın Türkiye’de çıkardığı kaç bilim insanı var ? Tarih dışında bir bilim adamı yetiştirebilmiş mi Osmanlı ?
  Yani neye dayanarak cahil kaldınız ? Osmanlının 1700'lerden sonra bilime, insanlığa ne gibi katkısı olmuş ?
 Şöyle başlayalım; üniversitelerde ki ilk zoolog profesörü kimdir ? Atatürk’ün getirttiği Curt Koswwig,
Türk topraklarında jinekolojiyi başlatan kim ? Atatürk’ün getirdiği Liepman;
  Türk topraklarında dişçilik fakültesini kim kuruyor ? Atatürk’ün uğruna reich hükümetine nota verdiği Alfred Kantorowicz, yanlış okumadınız sayın okuyucu, Alfred; eşcinsel olduğu için Almanya’da eğitim vermesi yasaklanıyor, Atatürk bunu biliyor ve Almanlara profesörü vermesi için mektup yazıyor, 2 ay cevap vermeyen alman hükümetine siz bizi dikkate almıyor musunuz şeklinde sert bir mektup daha yazıyor. Daha sonra Alfred, Ankarada İran şahını tedavi ediyor.
Gazi Mustafa Kemal, onlarca profesörü Türkiye’ye getirtiyor, peki biz neden üniversite kurarken zorlandık ?
Osmanlı bilim adamı yetiştiremediği için… Bu devlet 34 harften oluşmuş , 3 dilin karışımına zorlandığı için nitelikli eleman dahi yetiştiremedi. 
Osmanlıca bizi nerelere götürebilmiş, ? kaç bilim Adamı çıkarmamıza vesile olmuş, halkın okuma oranını nereye çekmiş?
Okuyucuya not ; Sultan İkinci Mahmut ve Sultan Mustafa kurdukları mühendislik üniversitelerinde, İslam dersini koydurmamış.
Demek ki kuran okuyabilmek, ilimde Fende ileriye gitmek anlamına gelmiyor, Hadi şimdi Sultanlarımızı kötüleyin !

12 Mart 2016 Cumartesi

Çanakkale'de Mustafa Kemal'i hazmedememek



1909'da İstanbulda Hareket ordusundaydı, 1910 da Fransa'da 1911 tekrar İstanbul...
Aynı yıl gizlice Trablusgarp'a gitti, halkı örgütledi, İtalyanlara karşı müthiş direniş gösterdi, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları o kadar iyiydi ki, İtalyanlar farklı yollara aradı, Osmanlı İmparatorluğu  görmek istemesede Uşi antlaşmasıyla Balkan savaşlarınının korkusuyla, On iki Adayı ve trablusgarp'ı korkup İtalyanlara adeta teslim etti.
 Günümüzde Lozan hezimet mi diye dolaşan, Atatürk'e sallamayı sevap sanan, Cemaat tarafından kandırılmış, Kardeşleri Esad tarafından kandırılmış, Çözüm sürecinde kandırılmış, Lobilerle başa çıkmaya çalışan bir kitle, Uşi'yi ve Sevr'i sorgulamadı.
  Mustafa Kemal Çanakkale'de görevli değildi, görevinden istifa edip, Gönüllü olarak Çanakkale cephesine katıldı, katıldı ama Osmanlı ordusunun başında alman general Limon Von Sanders Paşa ile ters düştü, Alman, İngilizlerin Saroz körfezinden ve en çok da Bolayır'dan saldıracağını düşünürken, Mustafa Kemal, Alçıtepe ve Kocaçimen'e ağırlık verilmesi gerektiğini buradan yükleneceklerini söylemiş ve haklı çıkmıştır.
  25 nisan da 3 farklı bölgeden çıkarma yaptı ingilizler  Geri püskürtüldüler, Arıburnu'da Mustafa Kemal yönetti savunmayı.
İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti.
  O çok meşhur "ben size taaruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum" cümlesini duymuşsunuzdur.
25 nisan 1915'de İngilzler çıkarma yaptığında Bigalı Köyünde buşunan Mustafa Kemal "KENDİ İNSİYATİFİYLE" 57.Alay'la beraber Kocaçimen'e geçti.Orada Alayı Dinlenmeye bırakarak Atıyla Conkbayırına gitmiştir 27.alayın 2 taburunda'ki savunma müfrezinden arta kalan erlerin geri çekildiğni görmüş ve kendilerine bu efsanevi emri vermiştir. Ardından Dİnlendirdiği 57. Alay ve 8.Tabur düşmana saldırmıştır. 57.Alayın neredeyse Tamamı Şehit olmuştur ancak düşman çok büyük kayıp yaşamıştır.
 İllaki duymuşsunuzdur, Atatürk tek başına mı savaştı, Enver paşa'ya bile sarılan "neo osmanlıcılar" gördü, duydu bu gözler.
Mustafa Kemal elbette tek başına savaşmadı ancak; 25 nisan'dan 16 mart'a kadar bölgedeli tüm kuvvetleri "tek başına" komuta etmiştir.
  İçten gelen duaların kabul olmasına inanmak elbette dinimizin ve yaşamımızın gereğidir. Ancak sen Kafkas'da Yemen'de Kanal'da Suriye'de Hicaz'da Filistin'de kaybetmişsin ama Atatürk'ü eleştirmek için, yada yüceltmemek için işi hocalara hacılara bağlıyorsun. Yanarlı dönerli Cinler Periler Conkbayırın'da ingiliz ordusunu bulutla almış götürmüş diyeceğinize, Farklı yöntemler seçseniz kendinize ?

  Çanakkale savaşında gökten ordu indi mi bilmiyorum ama tek bir gerçek var ki Mustafa Kemal oradaydı.

27 Şubat 2016 Cumartesi

Suudi Arabistan bize dost olabilir mi ? ve Suud ekonomisi

  Suudi Arabistan kralı Selman Türkiye'ye sadece 4 tane savaş uçağı gönderdi, İncirlikte bekliyorlar şuan, tabi fazlasını istemeye gerek yok ancak Suudilerin Bize asla dost olmayacağını umarım içimizdeki osmanlıcılar görmüştür diye düşünüyorum.
  Sayın Çavuşoğlu'nun Suudiler için birlikte Suriye'ye girebilir açıklaması ya da bunu ima eden açıklamaları bizim dış politika da ne kadar zayıf ve plansız olduğumuzu gösterir.
Suudi Arabistan ister inanın ister inanmayın, Amerikanın köpeği olsun ya da olmasın İran ve Rusya'nın suyuna gitmek zorundadır. Peki bunun sebebi nedir?
   2015'in son günlerinde IMF Ortadoğu ve Orta Asya ekonomik raporu yayımladı, Rapora göre 746 milyar dolar GSMH ile dünyanın en büyük 19.ekonomisi olan Suudi Arabistan'ın ekonomisi 5 yıl içinde iflas edecekti.
Bu kadar güçlü bir ekonominin çökmeye yakın olmasının sebebi, Amerika'nın Suudileri petrolün fiyatını düşük tutturmasıdır, bu sayede Amerika , İran ve Rusların ekonomisine büyük darbe vurdu, Ve müttefiki Suudi Arabistan'ın ekonomisinin ayağına sıktı. Petrol fiyatı 2014 yılının ortalarından itibaren 2016 yılı arasında sürekli düştü. Biliyorsunuz ki Dünya 2008 de küresel bir ekonomik kriz atlattı bu krize rağmen 2003-2014 yılları arasında petrol'ün varili ortalama 84 dolarken, son fiyat 2014 yılında %46 , 2015 yılında %35 düşüş yaşamıştır.(fiyat düşmeye başladığında petrolün varili 100 dolardan fazla idi)
GSMH'nin %43 lük payını petrol karşıladığı için Suudiler 98 milyar dolar bütçe açığı vermiştir.
Şimdi bu durumda Suudilerin başta petrol konusunda Rusya'nın ve İran'ın ne kadar zıttına gidebilir, üstelik Suriye konusunda PYD ye müttefik olma konusunda anlaşmış Rusya  ve Amerika varken.
Şimdi din kardeşlerimiz Suudlar için soruyorum ; Suudiler Suriye konusunda abilerinin anlaştığı ve kendilerine muhtaş olduğu Rusya dururken, size hiç istemediği fiyattan sattığı petrol için ya da Sırf din için müttefiklik yapar mı?
Çok özür dilerim ama sizin oy verdiğiniz bazı kişiler de  , ve Din kardeşlerimiz Kralların ülkesinde, camiler çoğaldı ancak kıble Washington'a döndü.

24 Şubat 2016 Çarşamba

Pentagon Ve PYD Açıklamaları

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Peter Cook, ülkesinin YPG'ye yönelik tutumunun değişmeyeceğini "Bu konuda Türkiye ile aynı fikirde olmayışımız sürecek, IŞİD ile bölgede mücadele eden gruplara yönelik desteğimizi ifade ettik. Bu bazı Kürt gruplarını da içeriyor. Terörizm aktivitelerine yönelik kaygıları anlıyoruz ama Türkiye ile aynı fikirde olmamaya ve IŞİD ile savaşan belli grupları desteklemeye devam edeceğiz" dedi.
Öncelikle biz neden ypg nin ilerlemesini istemiyoruz,  ypg bildiğiniz üzere pyd nin bir koludur. Pyd kimdir,  suriyede ki özerk kürt bölgesidir. Pkk ile bir çalışmaktadır. Ypg kurulduğunda pkk dan 1500 terörist geçişi bizim gözümüzde pyd yi pkk kolu yapar.
Peki, Peter Cook’un açıklamaları ne demek; biz Pyd, Ypg, Suriyedeki Pkk güçlerini destekliyoruz demek.
IŞİD ile savaşıyor diye kahraman ilan edilen PYD, sol medya ve twitter tarafından iyice parlatıldı ve kadın PYD militanlarının fotoğrafları “canları pahasına IŞİD’e direnen kadın gerillalar” diye bizim sosyalistlere, batıya güzelce servis edildi.
Düşman olan 2 büyük emperyalist Rusya ve Amerika ve bizim sosyalistler pyd yi destekledi. Peki neden? Çünkü çizilmek istenen Harita Türkiye’nin geleceğine büyük darbe vuruyor.
IŞİD’in ortaya çıkar çıkmaz büyük bir ivmeyle güçlenme ve yayılması, arkasındaki küresel aklın varlığını açıkça belli ediyor. Kuzey Irak’ı Suriye’nin kuzeyinden Doğu Akdeniz’e bağlayacak olan Kerkük-Musul-Kobane-Lazkiye koridorunda ki bir kürt devleti, Türkiye’nin Barzani’nin enerjisini taşıyamamasını , ve Türkiye’nin İhracat gücüne darbe indirmesi demektir.
Bütün bu cehennem de hükümete sormak istiyorum;
Amerika ile anlaşmadan neden rus uçağı düşürdün, petrolden milyarlarca dolar zarar etmiş, bedevilere neden bu kadar güvendin, AB veya İsrail ile neden müttefik olmamak da direniyorsun ?
Kurulacak olan Kürdistan da isteyerek yada istemeyerek sizin de payınız olmayacak mı ? 
Suudi ekonomisi ve bizi ruslara satışı hakkında yazacağım, "bedeviler" de görüşmek üzere. Okul, kurs gibi etkenlerden dolayı pek yazamıyorum.



14 Şubat 2016 Pazar

Değişen Türk Gençliği, bölüm 2

Ne diyorduk; değişik bir gençlik olduk artık, yok olmak üzere olan değerlerimizden bahsediyorduk.
Türk gençleri eğlence ve lüks düşkünü , futbol , kafe aşığı duyarsız bir nesil çıkarmakta maalesef ki çok başarılı, bunda en büyük sebep veya değerlerde 3, nedene geldik.
3-Medya;
aşırı sol ve sağ birbiriyle çok kapışıyor, ülkede kan akıyordu, generaller , ya da bu ülke de gençlerin kavgadan uzaklaşmasını isteyen üst akıllar, dergiler de ve televizyonlar da seks ve futbola Türk gençlerinin siyasetten uzaklaşmasını istedi.
Geliri fazla olan televizyonlar özellikle , halkın ilgisini çekecek diziler ve sporlarla ilgilenmeye başladı ancak, Türklerin fanatikleşme de ve görüş ayrılıkları çıkarma da usta olduğundan bu fazlasıyla geri tepti.
Müzik programları , arkadan vurmalı , aldatmalı, seks , silah ve çıkar üstüne kurulu bol entrikalı diziler, lüks ve yakışıklılık/ güzellik konusundan ayrılmayan filmler, Türk gençlerinin aklını çeldi.Bugün gelinen bu iğrenç nokta da futbol yüzünden birbirini bıçaklayan, haddinden fazla terbiye bozan, ahlaksızları normal karşılayan, estetik ve diyet hastası bir nesil de bol miktarda toplumda kendine yer buldu.
bir diğer konuda medyada ki ve internet ortamındaki yalan haberlerdir, fenerbahçe bayrağını işid bayrağı diye paylaşan, Suriye'deki fotoğrafları Diyarbakır diye paylaşan sol haber portalları gibi siteler, Marjinal geçinmeye çalışan Türk gençlerinin eline saçma sapan sahte deliller vermiş, onları devlete karşı kışkırtmıştır. yine bazı medyalar kasıtlı olarak türk milliyetçilerini, Doğudaki masum halka karşı kışkırtmış, Atsız'dan, Ziya Gökalp'ten uzak içi boş ırkçılar oluşturmuştur.
işte biz bu yüzden, izlediğimiz ,izlettiğimiz, okuduğumuz okuttuklarımıza çok dikkat etmeliyiz.
4-İslam adı altında araplaşma;
Göktürk devletinde tecavüzün ve kadına şiddetin cezaları ölümle sonuçlanabilecek kadar ağırdır, Size şu sekil de örnek vereyim, Arap puta taparken biz Türkler göğe bakıyorduk. Dinimiz islamla buluştuktan sonra biz maalesef Araplarla gereğinden fazla haşır neşir olduk, Araplarda ki kadına şiddet düşkünlüğü maalesef bizi de etkilemiştir.
Zaten dil konusunda Türk edebiyatçıların arap dili için çalıştığını söylemiştik. bizim değerlerimizden en büyük biri olan kadına değer, araplaşma ve medya nedeniyle toplumun bazı kesimlerinde hızla azalmış, şiddetle ters orantılı olmuştur.
Arap dilinin üstün bir dil olduğunu düşünüp , gereksiz bir romantizme giren ve özünden uzaklaşan bir toplum, kendi kültürüne en büyük darbeyi vurduğu gerçektir;
Peygamberin hadislerini,ya da ayetleri bile arapça okuyup , duygulanıp ağlayan "yeşilci" kardeşlerimiz , o hadislerin, ayetlerin cinsellikle alakalı olduğunu bilse ağlar mı? ya da "adet dönemiyle" alakalı hadislere de göz yaşı döker mi?
bu şekilde yetişen, büyüyen nesil kendi diline, ırkına nasıl sahip çıkabilir?
Atalarımız , acun medyayı, lig tv'yi  twitırı görseydi, "senin ilini ve töreni kim bozabilir? " diye sorar mıydı?

Değişen Türk Gençliği,"part"1

Sıradan bir gençlik değildi Türk gençliği, 15 yaşında savaşa gönüllü bir şekilde giden, uğruna türküler yazılan, 12 yaşında Balkan savaşına gönüllü asker çıkarmış, "saf anadolu çocuğu" deyimine konu olmuş temiz, kaliteli bir gençliğimiz vardı.
 Devletin kurucusu, bu gençliğe çok güveniyor, kendisine cumhuriyeti emanet ediyordu.
Ne yazık ki Türk gençliği,  etrafında olup bitenlerden çok fazla ve çabuk etkilenen, bazı konularda gerçekleri, biraz geç gören bir o kadar da inandığı değerler ne olursa olsun ona bağlı, cesur bir gençlik yetiştirmekte çok iyidir. Dede Korkut bu konu hakkında; "oğuzların uykusu derin uykudur, 7 senede uyanamazlar" demiştir.
Bugün gelinen noktada, artan teknoloji kullanımıyla doğru orantılı olarak, Türk gençleri bazı değerlerini yitirmek üzeredir. kılık kıyafet, fikir edinme, özgürlük bir bireyin temel haklarıdır, buna kimse karışamaz benim  bahsettiğim değerler, kendilerini yok olmaya götürecek değerlerdir, bu değer veya sebebleri farklı başlıklar altında işleyeceğim.
1- Türkçe;
 dil, bir toplumun tarihte var olduğunun, kanıtı olduğu gibi, nasıl, ne şekilde, hangi dönemlerde de var olduğu sorularının cevabıdır. Dilini unutan toplumların yok olmaması içten bile değildir. diliniz giderse tarihten isminiz ve yaşantınızda gider,
Türk gençleri dilini korumak yerine, hızlı ve özentili bir şekilde yabancı dil kullanmaya özen göstermektedir .
Örneğin konunun başlığında bulunan "part" sözcüğü eminim başlığı gören bir çok kişiyi rahatsız etmemiştir. Başlığı okuyanlarda tepki göstermesini isteyerek bilerek bölüm yerine part koydum.
Günlük hayatta kullandığı eşyaların markalarının, mekan isimlerini bilerek yabancı kelimelerden oluşan ve bunlardan zevk alan bir gençliğin dilini kaybetmesi çok da zor olmasa gerek.
Elbette bunun tek suçu şuan ki gençlik değildir, islama girdikten sonra Türk şairleri, edebiyatçıları arapça ve farsçadan çok fazla etkilenmişi hatta türkçeyi bırakıp bu dillere kelime türetmiştir.
Ruslar Türk toplumunu bölmek için , Yerel dil ile konuşmaya zorlamıştır.Bugün sınırları birbiriyle yakın olan türk toplumlarının ayrı devlet olmasında, Rusların bu devletleri ayırarak, türkçelerini yerelleştirip farklılaştırarak bölünmesine neden olmuştur, anlamayanlar için şu şekilde özetleyeyim ;
biz kurtuluş savaşını kazanamasaydık, veya bizi işgal eden devletin Rusya olduğunu düşünelim, muhtemelen rusya bizim yok olmamız için, karadenizde lazca ağırlık türkçe, güneydoğuda kürtçe ağırlıklı türkçe, batıda da farklı bir türkçe konuşmamızı isteyecekti, sanırım bir toplumu nasıl özünden uzaklaştırırsınız sorusunu, sovyet rusya bize göstermiştir.
öyleyse biz; Türkçe konuşmaya, konuşturmaya, Türkçe iş yeri olanlara sahip çıkmaya çalışmalı ve bunları teşvik etmeliyiz.umarım başlığı gördüğünüzde şahsıma küfür etmişsinizdir

2-zararlı alışkanlıklar;Maalesef ülkemizde tütün, alkol ve uyuşturucu kullanımı çok fazla artmıştır. Kendimde nargile kullanan bir Türk genci olarak şunu açıkça belirtmeliyim ki, Sağlıklı düşünebilen ve yaşayan bir nesil olabilmeliyiz.Çok fazla sıkmamak için şimdilik bu kadar paylaşma kararı aldım, zararlı alışkanlıklar için son olarak şu sözü söyleyerek bitiyorum;
"Türk gençleri kanını hiç bir şekilde kirletmemelidir"